ANTALYA’DA GEZİLEBİLECEK YERLER

503

Bazılarınız biliyor, ben ilkokulu Antalya’nın Elmalı ilçesinde okudum. Yaklaşık 15 yıl sonra Antalya’ya dönmüş olmanın verdiği mutluluk ve ilkokul arkadaşlarımı görmenin verdiği içten içe sevinçle 2 gün nasıl geçti anlamadım. Canım arkadaşlarım sağ olsun Ramazan, oruç demeden benimle 2 gün 20.000 adım atarak gezdiler. Şimdi sizlere de bu yazımda 2 günlük gezimizi birleştirerek mekanların birbirine yakınlık sırasına göre gidebileceğiniz/gezebileceğiniz yerler önerisi vereceğim.

Hadrian Kapısına mutlaka gitmelisiniz. Antalya’nın merkezinde görebileceğiniz en güzel tarihi yapılardan biri. Yazımın kapak fotoğrafındaki yer de burası. Etrafında oturabileceğiniz kafeler, alışveriş yapabileceğiniz alanlar mevcut. Tramvay ile, otobüs ile ya da şahsi arabanız ile gidebilirsiniz.

Hemen yanında Atatürk Evi Müzesi bulunuyor. İki katlı müzede Atamıza ait eşyalar yer alıyor. Girişler ücretsizdi biz gittiğimizde. Oradan Kaleiçine doğru yürüdük. Antalya Kalesi denize sıfır bir konumda ve eşsiz bir manzara sunuyor. Açıkçası nisan ayı olmasına rağmen aşırı sıcaktı ve oruç olduğumuz için manzaranın tadını kısacık çıkarabildik. Siz güzel minik bir piknik sepeti hazırlayıp arkadaşlarınızla muhteşem bir gün geçirebilirsiniz.  Aynı yerde lunapark ve sergi alanı mevcuttu. Sergi alanından yiyecek-içeceğin yansıra takı ve kıyafette bulunuyordu. Hem karnınızı doyurup hem alışveriş yapabilirsiniz.

Kaleiçinde aşağı doğru yürüdük ve Antalya Etnografya Müzesine vardık. Müze bana biraz karmaşık geldi. İlk bir kapıdan girdik ve 2 katlı bir binayı gezdik. Kıyafetler, halılar, müzik aletleri… Dolu doluydu. Sonra çıktık, aşağı doğru yürüdük. İkinci bir kapı varmış, oradan girip yine 2 katlı bir bina gezdik. Oda dizaynları o zamanlara aitmişsin gibi hissettiriyordu. Şamdanlar, takılar, masalar… Ama bir yandan kafamız karıştı. Güvenlik 2 binası olduğunu söyleyince taşlar yerine oturdu. 2. girdiğimiz binanın bahçesinde de Osmanlı’dan kalma toplar vs. vardı. Ayrıca girişler ücretsizdi.

Oradan sahile doğru indik. Sahilde Antalya Oyuncak Müzesi vardı. Benim gibi çocuk ruhluysanız mutlaka gitmelisiniz. Biz gittiğimizde bir okulun öğrencileri ve öğretmenleri de vardı. Müze kocamandı ve her alanı ayrı bir konsept ile tasarlamışlardı. Bir alana giriyorsunuz şatoda bebekler, diğer alanda uzay teması ile uzaylı oyuncaklar… Barbie bebeklerden Bugs Bunny’e, kuklalardan Red Kitt’e her bir çizgi film karakteri, her çeşit oyuncak vardı. O kadar güzeldi ki size nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Girişlerin ücretsiz olması da beni çok mutlu etti. Saatlerce gezdik. İnsanın kendi boyunda, çocukluk kahramanı olan çizgi karakterlerle yan yana olması nasıl hissettirir? Tam olarak bu sorunun cevabını öğreneceksiniz.

Oradan sahili gezip asansör ile Cumhuriyet Meydanına çıktık. Geniş, güzel bir alandı. Biraz ilerisinden nostaljik tramvaya bindik. Kırmızı, çok şirin, iki vagonlu bir tramvaydı. Birkaç durak gittikten sonra indik. Antalya Müzesine geldik. Diğer girdiğimiz tüm müzeler ücretsizdi ama burası ücretliydi. Bende ilk defa müze kart alıp gezeyim dedim. Müze hakkında diyebileceğim ilk şey gezdiğim en büyük müzelerden biriydi. Çok geniş bir alandaydı. İçinde bir de asma kat vardı. Antalya’nın birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını hepimiz biliyoruz ama onların kalıntılarını görmek çok farklı hissettiriyor. Bir sürü tanrı heykeli, sikkeler, tas/tabaktan kıyafete… Aklınıza gelebilecek her şeyi görebileceğiniz bir müze. Özellikle tanrı heykellerinin olduğu kısım beni kendine çekti. Antalya’ya gelirken yolda Ben, Kirke kitabını okumuştum ve üstüne denk geldi gibi hissettim. (Kitabı okumuş olanlar beni daha iyi anlayacak, okumayanlar için bloğumun kitaplık kısmına en kısa sürede ekleyeceğim.) Bahçesi de muazzamdı. O zamana dair taşlar bulunuyordu. Bir de tavus kuşu vardı. Bahçede öyle geziyordu. Bahçenin sonunda minik bir kafeterya ve hediyelik eşya dükkanı bulunuyordu.

Bu arada Antalya’da müze dışında sahillerini de gezdik. Hatta akşam iftara Konyaaltı tarafına gittik. İftardan sonra kahvelerimizi alıp sahilde yürüdük. Çok sakin bir yer ve tertemiz havası vardı. Oturma alanları yapılmış, ışıklandırması iyi, atıştırmalıklar alabileceğiniz alanlar mevcut.

Gündüz bir de Yavuz Özcan parkına gittik. Güzel fotoğraf alanları vardı. Tam fotoğraf çekelim derken bir gelin damat geldi. Arkadaşıma dedim onlar için daha önemli, boşverelim biz fotoğrafı 😀

Bunların dışında size MarkAntalya’yı anlatmayacağım çünkü bence alışveriş merkezleri gezilecek yerler değil. Ben mecburi olmadıkça gitmek istemem. Onun yerine tarihi, kültürel, doğal alanlara gitmeyi tercih ederim. Ama merak edenler için söyleyeyim, Antalya’da bulunan alışveriş merkezi. Oldukça merkezi bir konumu bulunuyor. Genelde gençlerin olduğu bir alandı. Ama tekrar söylüyorum, özellikle Antalya gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmış yerlerde kültürel olarak gelişmek yerine avm gezmeyin.

Ulaşım kısmında da eğer toplu taşıma kullanırım derseniz ve yürümekten gocunmazsanız benim tavsiyem bir kart alıp tramvay ile birçok yere gidebilirsiniz. Ben çok yürüyen biri olarak harika bir gezi olduğunu düşünüyorum. Tüm anlattığım alanların detaylı videolarını sosyal medya hesaplarımda bulabilirsiniz. Bu muhteşem gezimde bana eşlik eden tüm dostlarıma kucak dolusu sevgiler ve teşekkürlerimi sunuyorum. Ben kolay yorulmadığım için onları da çok yormuş olabilirim 😀 Hiç seslerini çıkarmadan gitmek istediğim her yere eşlik ettiler.

Sizde Antalya’ya giderseniz mutlaka söylediğim alanlara uğrayın ve muhteşem anılar biriktirin. Fotoğraf/videolarınıza beni etiketlemeyi unutmayın. İyi eğlenceler…

Önceki İçerikİTÜ ROBOT YARIŞMALARI 2023
Sonraki İçerikGENÇ WERTHER’İN ACILARI- GOETHE
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?