İYİ İNSANLAR HALA VAR

1793

Genelde herkese tereddütle yaklaşan bir insanım. Ön yargıdan ziyade temkinli olup önce onları tanımayı yeğlerim. Ancak üniversitenin ikinci sınıfı ilk dönem bitiminde İstanbul’a ailemin yanına dönerken yolda yaşadıklarım, bu davranışımın her zaman doğru olmadığını gösterdi.

Kırıkkale’den İstanbul’a dönerken dönem aralarında valizim en büyük boy olduğu için otobüs kullanıyordum. Normalde uzun yol olduğu için uçak kullanırdım ama kilo sınırı durduruyordu beni. O zaman da İstanbul’a yeni taşınmışız, ben çok iyi bilmiyorum. Neyse Kırıkkale otogardan İstanbul otogara direk bir otobüse bindim. Taksici abi yardım etti valizime. Yola çıktık. Kış mevsimiydi. Kırıkkale’de kara alışmıştım iki yıldır. İstanbul’a da bekleniyordu. Umuyordum ki eve varana kadar yağmazdı. Bu arada Ankara’ya vardık. Ben hep otobüslerde ikinci kapının arkasındaki genelde 25-26 numaralı koltuklardan birine, denk gelirse pencere kenarına otururdum. Ankara ‘dan çok şık bir kadın bindi. Benim hizamdaki tekli koltukta oturuyordu. Muavinlerin bana çok çok iyi davranmasına alışkındım. O kadına da özel hizmette bulunuyorlardı. İçimden sanırım önemli biri dedim. Neyse yol uzun, uyuyayım en iyisi dedim. Dramamine diye bir ilaç var, bilirsiniz bulantıya iyi gelir. Bir de bu ilaç beni yolda uyutan tek ilaç, rahat 4 saat uyuyorum. Yola çıkmadan içmiştim. Ankara’dan sonra beni bir uyutmuş, uyandım Bolu’dayız. Ailemle konuştuk, bizim oturduğumuz yere servis varmış. Otobüsten inince ona binersin dediler. Tamamdır dedim. O arada Bolu’da mola verdik. Hava buz gibi zaten, hemen lavaboya gittim geldim. Yanımdaki kadın çok zarif, onu da inceliyorum arada.

İstanbul’a girdik ki kar başlamış. Ailem endişelendi. Nasıl geleceksin, otogar civarında kimde kalabilirsin diye düşünmeye başladılar. Çünkü İstanbul’da kar yağması zor bir durumdu ve biz otogara uzak oturuyorduk. Doğuda kar metrelerce yağar, insanlar hayatına devam eder. İstanbul’da 2 mm yağınca hayat durur. Zaten yolda belli ediyordu. Araçlar kayıyor ve daha İstanbul’un girişinde kazalar başlamıştı. Ben birde İstanbul’un diğer ucuna gidecektim. İçimden dua ediyordum, eve sapasağlam varayım diye. O arada köprüden geçtik. Yol 8 saat yazıyordu, 10 saat oldu daha otogara gidemedim.

Otogara vardığımızda tüm yollar tıkanıktı, zor geldik. İndik otobüsten. Dediler ki servisler iptal. Ailemi aradım, ne olacağımız belli değil. Babam almaya gelemiyordu, kar lastiği yoktu. O arada aynı hizada oturduğumuz kadında yanımda taksiyle konuşuyordu. Duyduğuma göre aynı yere gidiyorduk. Telefonu kapattık, dedim ki kadına bende o tarafa gidiyorum beraber gidebilir miyiz? Tabi yavrum gel dedi. Taksici çok uzak götürmem dedi. E biz ne yapacağız diye abla bağırdı. Kaldık mı burada diye düşünüyorum. O arada üst kata çıkarayım dedi bir servis şoförü, metroya binersiniz dedi. Abla dedi ki, yavrum gel beraber gidelim benden ayrılma. Valizimi taşıttı, tuttu elimi, servise bindik. Metroya bineceğimiz yerde indik. İstanbul kartım yoktu. Ablanın da yokmuş. Abla zaten metro/otobüse binen birine benzemiyordu. Oradaki büfeden hemen para verip aldı kartı. Kızım gel, dedi. Kızım diyordu bana. Metroya bindik, o arada valizimi tuttu, çantana da dikkat et dedi. Oturacak yer yok ayaktaydık. Ben eldiven takmayı sevmem. Kadının elinde eldivenler vardı. Çıkardı, bana verdi. Yavrum sen küçüksün, tak ellerin acımasın dedi. Ben nerede inip bineceğimi bilmiyordum. İstanbul’a ikinci gelişimdi. O arada abla ile sohbet etmeye başladık. Ablanın adını şu an tam hatırlayamıyorum ama görsem tanırım. Geçtiğimiz sene aynı zamanlarda bir çocuğunu kaybetmiş. En iyi hastanelere, doktorlara götürmüş kurtaramamışlar. Annen yaşındayım dedi. Aynı semte gidiyormuşuz, ben götürürüm seni dedi. O arada metrodan indik, metrobüse binecektik. Ama kar fena yağıyordu, her yerim ıslandı. O da boynundaki şalı başına sardı, benim ıslak olduğumu fark edince de bana sarıldı. Metrobüse binmek için turnikeden geçerken kartta para bitti, ben geçemedim. Hemen oradaki adamdan rica etti, kızım orada kaldı siz bassanız kartınızı ben parasını versem dedi. Adam kartını basıp gitti, para da almadı. İrem kızım diye konuşuyordu abla. Valizimi kendisi taşıyordu, onun valizi yoktu. Metrobüse bineceğimiz zaman etraf öyle kalabalıktı ki binemiyorduk. Zaten İstanbul’daki arkadaşlar bilir normalde de çok kalabalık olur, şimdi bir de insanlar seni ezmeye çalışıyordu daha fena. Abla dedi ki sakın beni bırakma. Ablayı sıkı sıkı tutuyordum, metrobüs durunca hemen dedi ki hastaneden çıktık, kızım hasta bir izin verin binelim. Ben zaten ıslanmışım rengim atmış koşturmacadan, herkes inandı. Valizimi taşıdılar. Hatta bir abi yer verdi, gel kızım otur dedi abla bana. Çantasını kucağıma verdi, yanımda durdu inene kadar. Metrobüsten indik, otobüs durağına gidecektik. Yine valizimi abiler aldı. Otobüs seferleri durmuş dediler. O arada abla bana sarıldı sımsıkı tutuyordu. Ailemle konuştum bir abla ile geliyorum dedim, abla arkadan merak etmesinler ben seni onlara teslim edene kadar bırakmam dedi. Ailemle azıcık rahatladı.

Nasıl eve gideceğimizi şaşırmıştık. O arada araçlar da kayıyor, korkuyordum. Boş servisler duruyor, şoförler gittikleri yeri söylüyor, aynı yere gidenleri alıyordu. Bir tanesi bizim orayı söyledi. Daha doğrusu abla oraya gidiyor demişti. Gel kızım biniyoruz dedi. Valizi 2 abi taşıdı, bindik. Sonra bir köprüde indirdiler. Valizimi taşıyan abiler de inmişti. Abla beni tutuyor, abiler valizi taşıyordu. Babam beni karşılamaya gelecekti. Yolda beni görünce bir sevindi. Abla babamı görünce beni babamla bıraktı. Eldivenlerini geri verdim. Kendine iyi bak kızım dedi, gitti. Eve gelişim 12 saatten fazla sürmüştü. Ama sonunda vardım. O ablayı da bir daha hiç görmedim. Ailem arkasından bir sürü dua etti. Sonraki zamanlarda bana anlattığı yerlere(yaşadığı yer, çalıştığı yer) baktım ama bulamadım. Anneanneme göre bana yardım eden insanüstü bir varlıkmış ve sadece dua beklermiş. Her kimse o olmasa ben şu an ne halde olurdum bilemiyorum o yüzden Allah razı olsun. Eğer bu yazımı okursa yaptığı iyiliği asla unutmayacağım. Demek ki iyi insanlar hala varmış 🙂

Önceki İçerikEFSANE KURGULARI İLE DAN BROWN VE ESERLERİ
Sonraki İçerikPANDEMİ SÜRECİNDE EVDE NELER YAPTIM? PART-2
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?