MİNİK KIZIM, CANIM KAKTÜSÜM

1808

Pandemi süreci yazımda bahsettiğim gibi ben çiçek bakımında çok iyi biri değilim açıkçası. Çünkü her an işim çıkabiliyor ve unutkanlığımdan dolayı onlar mahvoluyor. Annemin bu konudaki beceri genini alamamışım sanırım. Ama her insana uygun bir bitki vardır. Benimki de kaktüs sanırım.

Evde iken uğraşabileceğim bir bitki olması amacı ile istemiştim. O hafta da şansıma tüm marketlere geliyordu minik kaktüsler. Hemen bir tane aldım. Çok minikti. İlk halinin fotoğrafını yanda görüyorsunuz. İlk defa bakacaktım bu yüzden internetten araştırmaya başladım. Zaten yeni şeyler öğrenmek çok zevkli geliyor. İlk öğrendiğim, çok sularsanız dikenleri sert olmazmış az sularsanız sert olurmuş. Az sulamaya karar verdim. Çünkü bir arkadaşım anlattı, kaktüsü varmış ama çok suladığı için dikeni azmış. Minik bir kız salatalık sanıp koparmış. Ben kimsenin dokunmasını istemediğim için sert dikenleri olsun ki yaklaşana batsın istedim. Cani değilim ama o da bir canlı ve dikkat edilmesi gerektiği fark edilsin istedim. Bu yüzden az suluyordum.

Bir hafta geçmişti ki kökleri toprağının dışına çıkmaya başladı. Toprağa ihtiyacı olduğunu fark ettim. İnternetten okuduğumda kimi site/kullanıcı normal toprak kullanılabileceğini kimisi de özel bir toprağı olduğunu yazmıştı. Bende kaktüsümü tanımak amaçlı söyle düşündüm. Önce bahçemizdeki normal toprağı kullanacaktım. Kaktüsüm sevip ona tutunursa özel toprağa gerek yoktu. Önce kendi ellerimle saksı yapmaya karar verdim. Yoğurt kabını boyayacaktım. Üzerine kaktüsler çizdim. Ancak yağlı boya kullandığım için biraz zor kurudu(2 hafta kadar). Sonra içine koydum kaktüsümü. Gayet güzel olmuştu.

Rüzgarın yaramadığını, mantar yapabileceğini okudum. Minik kızımın hastalık kapmasını istemezdim. Bir de sıcak havayı severmiş. Sonuçta çöl bitkisi, bende güneş alsın dedim. Ancak evde fazla güneş alamıyordu. Bende bahçeye görebileceğim bir yere koyayım dedim. Bahçede ikinci günüydü. Film izliyordum. Akşam olduğu için ışık kapalıydı. Filme ara verdiğimde bir su sesi duydum. O an yağmur mu yağıyor diye bir koştum pencereye. Evet, baya sağlam bir yağmur yağıyordu ve kaktüsüm altında kalmıştı. Fazla suyu sevmez kaktüsler. Nasıl hızla koşarak gidip aldım görseniz şaşırırdınız. Ama o hızıma rağmen ıslanmıştım. Ben sorun değildim kaktüsüm çok ıslanmıştı. Ne yapacağımı nasıl kurutacağımı şaşırdım. Fön makinası tutsam zarar verirdi. Evin en sıcak odasına koyup hızlı kuruması için bol bol dua ettim. Ona bir şey olacak diye çok korkmuştum. Çünkü onu çok seviyordum ve genelde sohbet arkadaşımdı.

O kururken fark ettim ki plastik bir saksının içinde olduğu için çok güneş alamıyordu toprağı. Sadece üst kısmı alabiliyordu. Cam bir şeye koymayı düşündüm. Ne olabilirdi? Evde boş minik bir fanusumuz vardı. Bence harika olabilirdi. Böylece her açıdan toprağı güneş alabilirdi. Ona geçireceğim zaman toprağa tutunamadığını fark ettim. İnternetten topraklara bakarken bakım setlerini gördüm. Bitki besini ve minik tutma seti de vardı. Çok beğendim. Hemen sipariş verdim.

Set gelir gelmez toprağını değiştirdim. Bu arada tutma araçları sayesinde kendime hiç zarar da vermedim. Bitki besinini de üzerindeki talimatlara göre kullandım. Yaz ayında 2 haftada bir 1 litre suya bir kapak, kış ayında dört haftada bir 1 litre suya 2 kapak diyordu. Sanırım güneş görmesi ile ilgiliydi. Toprağı zaten oldukça kuruydu. Bende 1 litre suya karıştırıp döktüm.

Kaktüslerin sukulent olarak belirtilen bir türü varmış. Genelde süs amaçlı kullanılan daha az dikenli bir bitkiymiş. Bu toprak genelde onlar için kullanılırmış ama kaktüsler içinde kullanımı uygunmuş. Zaten üzerinde sukulent-kaktüs toprağı yazıyordu. Bu toprağı sevdi kaktüsüm. Artık dışarıda da bırakmıyordum. Bazen sabah bırakıp akşama doğru geri alıyordum. Ve her zaman üstü kapalı bir kısma koyuyordum. Kızım büyüdü artık. Bende birazcık onu süsledim. Deniz kabukları ve uğur böceği yapıştırdım saksısına. Çok tatlı oldu. Onunla vakit geçirmek, toprağını taramak, konuşmak gerçekten çok iyi geliyor. Artık insanların kaktüsleri bu kadar sevmesinin sebebini anlıyorum. Çok dirayetli bir bitki. Ayrıca benim gibi bilgisayar-telefon ikilisinden ayrılamayanlar için birebir. Radyasyon emilimi yapıyor. Özellikle mikrodalga kullanan arkadaşlara tavsiyem, mikrodalga aşırı radyasyon yaydığı için insan sağlığına çok zarar veriyor. Hele bebeklere daha çok. Bu yüzden mikrodalganızın yanına kaktüs koymanız hem zararını azaltır hem de hoş bir görüntü sağlar. O zaman sizde artık bir kaktüs alıp bakmaya başlayabilirsiniz.

Önceki İçerikSTEFAN ZWEİG VE ESERLERİ
Sonraki İçerikKİCKBOKS HAYALİM GERÇEK OLDU
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?