NEDEN ÖĞRETMENLİK? BİLGİSAYAR ÖĞRETMENLİĞİ (BÖTE)

2255

Benim kendimi bildim bileli hayalim öğretmenlikti. Çocukları zaten çok severim ama onların hayatının minik bir kısmına rehberlik edebilmek bence inanılmaz olmalıydı. Onların o minik görünen koskocaman hayal dünyalarının içinde yaşanılanları her zaman dinlerken hayranlık duyuyorum. Çünkü hepsi birbirinden farklı ve eşsiz. Peki bilgisayar ne alaka derseniz, açıkçası ben bilgisayar düşkünü bir çocuk değildim. Oyunkolik hiç değildim. Hatta şunu söyleyebilirim üniversite kazanana kadar sadece facebook kullanırdım o da arkadaşlarımla haberleşebilmek içindi. Akıllı telefon ile lise son sınıfta(12.sınıfta), instagram, twitter vs. sosyal medya çeşitleri ile üniversite 1.sınıfta tanıştım.

Tercih yapacağım zaman zaten öğretmenliği kafamda belirlemiştim ama branşımı belirlemem gerekiyordu. Her branşı tek tek inceledim. Üniversitelerdeki son ders programları, ders içerikleri, işleniş biçimleri, imkanları derken bilgisayar öğretmenliğine kadar çoğunu eledim. Kafamda iki tane kalmıştı; bilgisayar ve sınıf öğretmenliği. Sınıf öğretmenliği de çok güzel görünüyordu, bir çoğunun ilk öğretmenleri oluyordun hem de küçücük kalplerini sevgi ve öğrenme aşkı ile doldurma imkanım vardı. Bilgisayar öğretmenliğine gelince çok başka yönler gördüm. Artık insanların bilgisayarı oyun ve videodan çok daha güzel amaçlarda kullanabildiğini gördüm. Yazılım sayesinde kendi uygulamanı, kendi oyununu ve daha birçok şeyi yapabildiğini keşfettim. Ayrıca bu alanda yazılım, donanım ve tasarım olarak yeteneklerine/ilgine göre istediğin alana yönelebiliyordun. Bir çocuğun hayal dünyasındaki her şeyi yansıtabileceği bir alandı. Düşünsene çizdiğin bir üç kanatlı kuş uçabilir, şekerden bir ev erimez veya istediğin bir 3 tekerli araba ilerleyebilir. Çocukların hayal dünyasını kısıtlamadan yansıtabilecekleri bir alan olduğuna karar verdim. Zaten günümüz çocuklarının tablet, telefon, bilgisayara düşkünlüğünün hepimiz farkındayız. Bu ders sayesinde onlara kendi oynadıkları oyunları yapabilme, kendi karakterlerini çizebilme imkanı sağlayacaktım. Artık ailelerin bilgisayar kötü bir araç, gereksiz algısını yıkacaktım. Teknoloji her daim gelişecek ve benim hep bunları takip etmem, her konuda fikir sahibi olmam gerekecekti. Bunları düşünerek tercih listeme sadece bilgisayar ve sınıf öğretmenliği yazdım. İlk tercihimde maalesef yerleşemedim. Nasıl bir hayal kırıklığına uğradım anlatamam. Psikolojik olarak yıkılıyordum. Sıralamalar birden yükseldiği için benim sıralamamın 30.000 altındaki yere bile yerleşememiştim. Sonra ek tercih dönemi için kontenjanlar ve puanlar açıklandı ve tercihler tekrar başladı. O zaman Ankara’da yaşıyoruz ve babamın tayini birden İstanbul’a çıktı. Aynı dönem kardeşlerimde Ankara’da iki liseye yerleştiler. Bende Ankara ve çevresini yazdım ev çok bölünmesin amacıyla. Vee ek tercihte üçüncü tercihim olan Kırıkkale Üniversitesi Bbilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği bölümüne yerleştim. Çok sevinçliyim tabi ki sonunda istediğim bölüme hem de aileme çok yakın bir ilde kazanmıştım. Beş kişilik çekirdek ailem üç ile ayrılmak zorunda kalmıştı ama her hafta sonu annemlerin yanına gidebilecek kadar yakındım. Neyse bu kısmı çok uzatmak istemiyorum bir günde özel bir yurda ve okula kayıt yaptırdım. Okulun açılmasına derslerin başlamasına yakın Facebook üzerinden bir grup açılmış hemen katıldım tabi ki geri kalır mıyım? Kimler var nasıllar biraz inceledim. Birkaç kişiyle tanıştım felan.

İlk gün geldi çattı. Yurtta odama yerleşmişim, oda arkadaşımla tanışmışım aklımda hala tek bir soru: “Sadece bilgisayarı açmayı kapatmayı bilen bir kızın bu bölümü seçmesi acaba bir hata mı?” Ben çabuk pes eden bir insan hiç olmadım ve o günde kendime söz verdim hep öğreneceğim hep öğreteceğim. İlk yıl çok zorlanmadım. Temel dersler vardı: Türkçe, matematik, İnkılap tarihi, İngilizce, sözel anlatım ve temel bilgisayar dersi. O yıl ilk bilgisayarımı almıştım ve hemen çökertmiştim. Bölümde çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir hocam yardımcı olmuştu (Allah razı olsun). Aynı hocam bilgisayar dersimize giriyordu ve final için bize worpress üzerinden belli özellikleri olan bir site yapmamızı istemişti. Teslim tarihinden önceki gün bölüm pikniğimiz vardı ve hocalarımız da katılmıştı. Benim mükemmel şansım, o gece yaptığım site çöktü. Ben nasıl ağlıyorum nasıl sinirlerim bozuldu görün. Hemen aklıma hocamızın numarasını verdiğini hatırladım ve mesaj attım gece yarısı. Düşünün gece yarısı bir kız öğrenci erkek hocasına mesaj atıyor ne kadar ayıppp(!) Ama hocam o kadar iyi ve düzgün bir insandı ki bana yardımcı olmaya çalıştı ve ödevimi kurtardık. Bir de sözlü anlatım dersimiz vardı. Hoca final için bir sunum yapmamızı istemişti. Hem ilk sene çekingenliği hem de hocayı çok tanımadığım için heyecanla haftalarca araştırma yaptım. Sonra öğrendim ki benim sunum yapacağım hafta Down Sendromu farkındalık haftasıymış. Hemen konumu belirlemiştim. Ama ben olunca kuru kuru sunum yapmak istemem illa bir etkinlik bulacaktım. Yüz tane mini buzdolabı poşeti ve marshmallow aldım. Birde metin belirleyip çıktı aldım. Her pakete bir marsmallow koydum, yazıyı da üstüne zımbaladım. Sunum günü Down Sendromunu simgeleyen açık mavi bir şal taktım ve açık mavi bir bahçıvan(tulum) giydim. Konuşma metnimi ezberlemiştim. Derse girdik, sıra bana geldi. Heyecandan ben metni unuttum doğaçlama konuşmaya başladım. Zaten baya araştırmıştım onları anlattım. Etkinlik vakti gelince paketler dağıldı. Herkesten marsmallowu dilinin altına koyup metni okumasını rica ettim. Neden yaptığını herkes sorunca “Down sendromlu bireyler konuşurken nasıl hissediyorlar daha iyi anlamamız için yapılan küçük bir uygulamaydı.” dedim. O an hocanın yüzündeki işte bu ifadesi hala gözümün önüne gelir. Gururla o sunumu bitirdim. İlk sene iki dönemimi sadece sitemin çökmesi olayıyla atlatmış oldum. O yaz İstanbul’a taşındık.

Eylülde ikinci sınıf birinci dönem başladı. Bu sene artık bilgisayar ağırlıklı derslerimiz başlamıştı. Korkulu rüya şimdi başlıyordu. Korkunun ecele faydası yok dedim ve ilk derse gittim. Sınıfın %90 ı bilgisayar çıkışlı ben anadolu lisesi mezunuyum. Herkesin konularda birkaç fikri var yazılım nedir, algoritma nedir biliyorlar ben tabiri caizse aval aval hocalara, tahtaya bakıyorum. İçimden dedim ki: “ Bu dönem kalmazsan şükret İrem.” Dersler başladı. Hem yazılım dersimiz hem tasarım dersimiz hem de donanım dersimiz vardı. Birde ben liseden eşit ağırlık-tm- çıkışlıydım bu sene fizik dersimiz vardı. Ya çok çalışacaktım ya da pes edip baştan zorlamayacaktım. Sizce ne yaptım? Tabi ki çok çalışıp herkese yetişmeye karar verdim. İlk dönem çok zorlanmadım. Derslerimiz programlama dilleri, eğitimde materyal tasarımı ve kullanımı, fizik, bilgisayar donanımı, öğretim ilke ve yöntemleri, bilişim teknolojileri öğretmenlik yeterlilikleriydi. Bu arada ikinci sınıf olduk artık hocaları ve ders işleme şekillerini öğrenmeye başladım. Ne tarz soru sorarlar nelere önem verirler hepsini aklıma kazıyordum. İkinci dönem dersler ağırlaşmaya başladı. Hatta ilk ve tek sorumlu geçtiğim iki dersim bu dönemdi diyebilirim. Birisi ölçme ve değerlendirme diğeri programlama dilleri dersiydi. Animasyon yapmayı, photoshop yapmayı, kasanın içini, ilk programlarımı bu sene öğrendim.  Böylece seneyi kapattım.

Artık yarısı bitmişti üçüncü sınıf olmuştum. Derslerimiz işletim sistemleri ve uygulamaları, internet tabanlı programlama, uzaktan eğitim(dersin adı uzaktan eğitimdi kendisi uzaktan değildi), bilim tarihi, özel öğretim yöntemleri, özel eğitimdi. Çoğu sözeldi yani ezberleyip geçerim diye düşündüm. İlk işletim sistemleri dersini unutmuyorum hoca hakkında bir sürü dedikodu duydum dikkatli olacaktım. Hoca demez mi “Ben slayttan anlatırım Türkçe veya İngilizce nasıl isterseniz.” diye. İngilizcem o zaman çok iyi değildi. O dersten çıkar çıkmaz İngilizce kursuna yazılmaya gidecektim(gittim ve bir yılda A1 seviyeden B2 seviyeye yükseldim). Derse başladık, slaytlar full İngilizce, hoca Türkçe anlatıyor ama yazarken yetişmek imkansız. Ses kaydı almamıza izin verdi, bende her dersi ses kaydı alıyor, tüm slaytları çekiyordum. Dersten sonra tüm ses kayıtlarını hocanın ağzından çıkan her sözcüğü tek tek yazıyordum. Birde iyi not tutardım şimdi bazı arkadaşlarım okuyunca bu yazımı hatırlarlar benim notlarım çok istenirdi. Neyse vize haftası geldi dediler ki bu hoca geçirmez iki-üç soru sorar. Abartmıyorum tüm notlarımı ezberledim. Hatta arkadaşlarımla beraber çalışırdık. İlk dönemi kazasız belasız atlattım. Bu arada hocanın İngilizce slaytları sayesinde terimlere aşinalığımda baya arttı. Bu yönden ona buradan tekrar çok teşekkür ederim. İkinci dönemki derslerimiz çoklu ortam tasarımı ve üretimi, bilgisayar ağları ve iletişim, veri tabanı sistemleri, özel öğretim yöntemleri, topluma hizmet uygulamaları, Türk eğitim sistemi ve okul yönetimi, görsel programlamaydı. Artık ilk dönemki İngilizce temelli Türkçe dersimizden korkmuyordum. Bu dönem farklı olan topluma hizmet uygulamaları dersiydi. Adı üstünde toplum için bir şey yapmalıydık. Arkadaş grubumla düşündük ve çocuk evlerine yönelik bir şey yapmaya karar verdik. Kırıkkale çocuk evleri müdürü ile görüşmeye gittik ve bizden dergi tasarımı yapmamızı istediler. Sonucunda güzel bir dergi basabildik demeyi çok isterdim ama maalesef hüsranla bitti. Dergimizi bitiremedik dolayısıyla basılmadı. Dersi geçtik çok şükür. Üçüncü sınıfta hakkıyla bitmişti.

Artık son sınıf olmuştum. Yakın çevrem hocam, öğretmenim diye çağırıyordu. Bundan gurur duyuyordum. Artık derslerim çok zor değildi. Proje geliştirme yöntemi(iki dönem), web tasarım, bilimsel araştırma yöntemi, okul deneyimi(staj), eğitimde bilgisayar programlama, istatistik derslerim vardı. İki gün okula bir gün staja gidiyordum. Dersler zor değildi artık alışmıştım ve yavaş yavaş sona doğru yaklaştığımın farkındaydım. Staj hocamda çok iyi bir insana denk gelmişti. Bu yönden de şanslıydım. Stajda bol bol gözlem yapıp raporlar hazırladık. Son sınıfta araştırma projesi ortaya çıkmıştı. Onun için çabalıyordum. İkinci dönem derslerimde değişen rehberlik, eğitim tarihi ve eğitsel bilgisayar oyunu tasarımı oldu. Araştırma projemi tamamlamam gerekiyordu. Arkadaşımla son iki gün hiç uyumadık diyebilirim. Staj okulumda değişmişti, artık daha uzaktı. Son dönem aslında ders sayımız az olmasına rağmen en çok uğraştığım dönemlerden biri oldu. Bir de ben bu yoğunlukta araya robotik kodlama öğretmenliği sertifikası almak için programa başladım. Başarıyla tamamladım. Üniversite hayatım boyunca ilk defa eşofmanla uyandığım halimle okula gittim. Ama hakkıyla bitirdim. Hatta mezun agnom(4 yılın ortalaması) 4 üzerinden 3.05’di.

Artık mezundum.Bu bölüme başlarken bilgisayar açıp kapatan kız değildim. Yazılım dillerini bilen(java, c++, c# vs.), üç boyutlu çizim yapabilen, animasyon yapabilen, photoshop yapabilen, 3 boyutlu sanal bir uygulama geliştiren, telefon için uygulama yapmış, arttırılmış-sanal gerçeklik uygulaması geliştirmiş,bilgisayarda neler yapabileceğini bilen bir kızdım. Ayrıca yaş gruplarına göre insanlara nasıl davranılması gerektiğini de öğrenmiştim. Gerçekten çalışkan bir öğrenciydim ve dört seneyi hiç büte girmeden tamamladım. Bu konuda kendimi başarılı görüyorum. Tabi ki bu kadar başarımı ders çalışmamın yanında hocalarıma da borçluyum. Özellikle Dr. Öğr. Ü. Memet Üçgül hocama ve Arş. Gör. Serhat Altıok hocama saygılarımı sunar, bu zamana kadar verdikleri tüm destekler için buradan da teşekkür ederim. Ne zaman dersle ve bilgisayarımla ilgili sorun yaşasam koştuğum insanlar oldular ve bir defa bile terslemediler. Sizleri tanımaktan onur duyuyorum hocalarım.

Umarım bu yazım sizler için faydalı olmuştur. Özellikle tercih dönemindeki arkadaşlara yardımcı olmasını temenni ediyorum.

Önceki İçerikMUCİZEVİ KAHVE
Sonraki İçerikNASIL KAPANMAYA KARAR VERDİM?
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?