ÖĞRETMENLİK ANILARIM PART-5

69

Bir anı yazımdan daha merhaba diyerek karşılıyorum sizi. Öğrencilerimi ne kadar seviyorum biliyorsunuz. Bir dönem bazı mecbur sebepler dolayısıyla çalıştığım okuldan ayrılmak zorunda kalmıştım. Üniversitede iken de bir dersim İngilizce temelli olduğu için İngilizce kursuna gitmiştim. Bu İngilizce kursu sayesinde çeyrek dönem bir okulda vekâleten İngilizce öğretmenliği yapabileceğimi kim bilirdi? Bende tahmin etmemiştim. Öğretmen doğum iznine ayrılmış ve yerine 2 ay kadar idare edebilecek bir öğretmene ihtiyaç varmış. Bende öğretmenlik mezunu ve yeterli seviyede İngilizce bildiğim için kabul ettim.
5.sınıfları bana verdiler ve müfredatta son 2 ünite kalmıştı. Restoran ve festivaller üniteleri. Çok eğlenceliydi. Okula gittiğimde öğretmenlerin sıcak enerjisini hissettim ama ben genel olarak herkesle samimi olmayı tercih etmeyen bir insanım. Bu yüzden hiçbir öğretmenle çok samimi olmadım. Ama öğrencilerim deyince akan sular duruyor. Bu okulda da öyle oldu.
Okula başladım, önce birbirimizi tanımak için biraz mesafeli durdum. Öğrencilerimde mesafeli durdu. Ben dersi aktif işlemeyi seven biriyim. Yaparak-yaşayarak öğrenmeyi savunurum. Bu yüzden her konuda önce temeli verip sonra alıştırma yapmaya karar verdim. Bu arada okula başlar başlamaz öğrencilere yazılı yapmak zorunda kaldım ve fark ettim ki notlar düşük. Zekiler ama ezberle akıllarında kalmıyor. İrem dedim biraz eğlence biraz ders, akılda kalsın. Restoran konusunda kelimeleri verdim. Grameri anlattım. Alıştırmalar yaptık. Sonra haftalık ödevlendirme yaptım. Ödevleri toplarken bir öğrencim dalga geçer gibi kağıda karalama yapıp önüme getirdi. Ödevin bu mu, dedim. Heeaa dedi. Ama nasıl sinirlendim. Ben onlar için çabalıyorum onlar dalgaya alıyor. Ayağa kalktım, kağıdı parçaladım. Böyle ödev mi olur, kabul etmiyorum dedim. Hepsi şok oldu. Ondan sonra dersi ciddiye almaya başladılar. Bu arada bir öğle arası ödev diye kağıt getiren öğrencinin velisi görüşmeye gelmiş. Ben şaşırdım tabi, görüşelim buyurun dedim. Kadının olandan haberi yok, bana İngilizcesini nasıl geliştirebiliriz diye sormaya gelmiş. Çünkü oğlu ilk defa ciddi ciddi ödev yapmaya başlamış. Ben tabi şok oldum 😀 Bende sınıfta böyle bir olay yaşandı ondan geldiniz sandım dedim. Aaa öyle şey mi olurmuş, iyi yapmışsınız ben onun adına özür dilerim dedi. Amacım bilgilendirmekti ama kadıncağız bana teşekkür etmeye bayram hediyesi ile gelmiş. Böyle bilinçli bir anne gördüğüm için çok mutlu oldum. Daha sonra birkaç veli ile de görüştüm, öğrenci ailesini temsil eder dediklerinin doğru olduğunu tekrar anladım.
Bu okulda unutamayacağım bir diğer şey sürekli çiçek almamdı. Canım öğrencilerim beni hiç çiçeksiz bırakmıyordu. Buket buket ya da güzel bir gül görüp getiriyorlardı. Derslerde de ders anlatırken ciddiyet etkinlik yaparken ortama uyum sağlamayı öğrendiler. Çok güzel bir uyum yakaladık. Yeri geliyor ders içeriği ile video izliyoruz, onu yapıyoruz. Yeri geliyor onlar örnek yazıyor. Bu uyumun sonuçlarını 2. sınavlarda gördük, hepsi notlarını yükseltti. Nasıl mutluyuz. Derste etkinlik yapmak, İngilizce konuşmak için can atıyorlar. Bende bu istekleri notlarına yansısın istedim ve 2. Proje ödevi verdim. Nasıl güzel yapmışlar görün.
2.5 ayda bu katettiğimiz yol hepimizi mutlu etti. Bu arada öğrencilerim kadar meslektaşlarım da o kadar sevgi dolu ve merhametlilerdi ki ben o okuldayken babam kalp krizi geçirdi, öğretmen arkadaşlar ve idare duyar duymaz hocam git biz idare ederiz dediler. Bu her okulda denk geldiğim bir şey değil. Sonra şunu dedim, böyle öğretmenlerin yetiştirdiği öğrenciler tabii böyle olur.
23 Nisan’da kendi bayramları olmasına rağmen bana çiçek almaları, satranç turnuvaları yapmamız… Hepsi çok özeldi. Güzeldi. Gideceğimi duyunca hep beraber fotoğraf, video çekindik. Hatta bir sınıf rica edip telefon aldı. Bende neden diye düşünüyorum. Sınıfa bir girdim bağıra bağıra şarkı söyleyip koşarak sarıldılar, çiçekler getirdiler. Bende sulu göz, nasıl ağladım ama. Sonra ağlamayayım diye Tebessüm şarkısını açıp söylediler. Güzel çocuklarım, hepsi şimdi kocaman oldu. Umarım beni mutlu ettiğinizden daha çok mutlu eder hayat sizi. Yollarınıza çiçekler dökülsün, ayağınıza taş değmesin.
Yazımı bitirmeden şuna değinmek istiyorum, ben branşım dışı çalışmak zorunda kaldım ama hiçbir İngilizce öğretmeni kadar alana hakim olamam ki kendimi onlarla kıyaslayamam bile. Böyle bir yanlış anlaşılma olsun istemem. Ben sadece öğrenciler dersi sevsin diye çabaladım.
Yazımı burada noktalıyorum ve bir sonraki anı yazımda görüşmek üzere.

Önceki İçerikİLK ÖZEL DERS DENEYİMİM (TÜYOLAR)
Sonraki İçerikKIRILDIĞIN YERDEN ÇİÇEK AÇACAKSIN – SONGÜL ÜNSAL
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?