ÖĞRETMENLİK ANILARIMDAN PART-3

1637

İki yılda öğrencilerimle o kadar çok anı biriktirmişim ki anlat anlat bitiremiyorum. İlkokul ve ortaokul öğrencilerimle anılarımı anlattım, lise öğrencilerimi de es geçemeyeceğim. Onlarda diğerleri gibi biriciklerdi benim için. Uzatmadan birkaç anımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tüm sene boyunca kimle dersim var, hangi sınıf sınav olacak, hangi sınıfın rehber öğretmeniyim, kim hangi sınıfta anlamakla geçti. İlk hafta dediler ki 12. sınıflar ile dersin var. Şaşırdım,  meslek lisesi değil bu çocuklar anadolu lisesinde son sınıfta bilgisayar ne işlerine yarayacak dedim. Sınava yönelik bir ders koyulsa daha mantıklı olurdu ama napayım gireceğim derse dedim. Derse girecekken bir de sınıfın 2 kişi olduğunu öğrendim. Üzülsem mi sevinsem mi diye düşündüm. Sınıfa girince sadece biri olduğunu gördüm ve çocuk ders boyunca kitap okudu. Sonra bir daha ders olmadı zaten.

Açıkçası ilk başta çoğu öğrenci hakkında önyargım vardı ama hiçbir zaman önyargılarıma göre davranmadım. Hepsini tanımaya, anlamaya çalıştım. Daha önce lise çağında öğrencim olmamıştı o yüzden ilk zamanlar nasıl yaklaşacağımı, konuşacağımı bilemiyordum. Ama genel olarak bir sorun yaşamadım. Hatta derslerde çok eğlendiğimi bile söyleyebilirim. İlkokuldaki dersimden çıkıp lisedeki dersime gidince bir rahatlıyordum. Otur, konuşma, boya kavgası yapma derdi yok. Sadece genelde benim dersimden önce ağır dersleri olduğu için yorgun oluyorlardı ama yine de dinliyorlardı.

Açıkçası lise öğrencilerimde de gördüm ki karşınızdaki kişiyi sevip saygı gösterince onlarda sizi sevip size saygı gösteriyordu. Bazı meslektaşlarımı kötü eleştirmiş olacağım ama ben öğrenciye istediğimi yaparım o saygı gösterecek, susacak, ne dersem onu yapacak denilmesi/düşünülmesi çok yanlış bence. Sen kendini doğru ifade etmezsen ve karşıdan görmek istediğin hareketi göstermezsen göremezsin. Bu genel olarak böyledir ki okul ortamında daha önemli. Sen çocuğa sigara içme, yalan söyleme deyip kendin yaparsan söylediğin sözün ne anlamı kalır? Sen olsan kendini ciddiye alıp dinler miydin? Ben öğretmenliğimde bunu dikkate alırım. Bana nasıl konuşulmasını sevmiyorsam o şekilde konuşmam. Bana ne şekilde davranılmasını istemiyorsam o şekilde davranmam. Öğrencilerimin de bu kısmı okurken öyleydiniz hocam demelerini temenni ediyorum. Anımıza dönelim.

Belli bir süre sonra birbirimizi iyice tanıdık. Derslerde konularımızı hızlıca tamamlayıp dersler hakkında sohbet ediyorduk. Benim hakkımda merak ettikleri konulara açıklık getiriyordum. Yine sohbet ederken bir ders, öğrencimin birisi dedi ki: “Hocam siz alkol, sigara kullanmıyor musunuz? Yalan söylemiyor musunuz?” diye sordu. Bir öğretmen olarak olması gerekeni mi söylemeliydim, gerçeği mi? Gerçeği söylemeyi tercih ettim. “Ben alkol, sigara kullanmıyorum ama bazı durumlarda yalan söylemek zorunda kalıyorum. Karşımdaki kişiyi üzmemek için, kırmamak için söylüyorum. Doğru mu tabii ki hayır, yalan söylememeliyiz ama bence birini üzmek daha kötü bir şey. Ayrıca söylediğim yalan kimseye zarar vermez, pembe yalan denilen cinsten olur. “ İçimden doğru mu yaptım yanlış mı yaptım diye düşünürken öğrencim tepkisini gösterdi. “Anladım, teşekkür ederim hocam. Siz bana dürüst oldunuz bende olayım, ben kullanıyorum onları ama kötü olduğunu da biliyorum. Bırakmak istemediğim için kullanıyorum. Size söylerken yalan söylemek zorunda kalmadığım için mutluyum.” Öğrencime dürüstlük ile ilgili nutuk çekmek yerine dürüst olması gerektiğini gösterebildiğim için mutlu olmuştum. Belki kötü alışkanlıklarından bir anda kurtaramazdım ama en azından güzel bir iletişim kurmuştuk.

Gün geçtikçe onlarla vakit geçirdikçe her birini daha çok sevdim. Dönem sonuna doğru 10.sınıfların sınıf öğretmeniydim ve birlikte sürpriz bir doğum günü kutlamıştık. Yerli malı haftasında pastalar, börekler yaptık yedik. Bol bol sohbet ettik. Kötü anılarımda oldu, daha doğrusu hayal kırıklığına uğradığım durumlar. Ama mutlu anılarım daha çok. Aslında çok anılarımdan bahsedemedim burada daha çok yaklaşımımı anlattığım bir yazı oldu çünkü yazarken fark ettim ki birçoğu onlar için özel olan durumlar. Özel durumlarını kimse ile paylaşmayı uygun bulmadığım için yazımı böyle düzenledim. Umarım sizde bu görüşüme katılırsınız. Yazımı burada noktalamak istiyorum.

Önceki İçerikÖZEL OKULDA KADROLU ÇALIŞMAK VE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK
Sonraki İçerikKAHRAMANMARAŞ’TA GEZİLEBİLECEK YERLER
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?