PANDEMİ SÜRECİNDE EVDE NELER YAPTIM? PART-2

1544

Bu yazım, ilk yazımın devamı niteliğinde olacak. Başka neler yaptım, normalleşme süreci… Lafı uzatmadan başlıyorum.

Evde kaldığım süreçte fark ettim ki herkes bir bitki bakmaya/ekmeye başladı. Dedim İrem bu çok güzel bir fikir. Ancak ben genelde çiçeklerimi unuttuğum için anneme devroluyordu. Bende bana dayanacak sağlam bir bitki olması düşüncesi ile kaktüs aldım. Bir de kaktüslerin radyasyon emdiğini de biliyorum. Benim gibi günde en az 4 saatini bilgisayar başında geçiren biri için çok ideal bir bitki. Bir de çoğu arkadaşımda görüyordum, bu kaktüs aşkı nereden geliyor merak ediyordum. Böylece bir marketten hemen aldım. Uzun uzun neler yaptığımı ayrı bir yazımda anlatıp kaktüsü olan arkadaşlara da yardımcı olacağını düşündüğüm ayrıntıları belirteceğim. Böylece kaktüsüm oldu.

Bu süreçte oturduğumuz site gün geçtikçe kalabalıklaşıyordu. Balkonumuz küçük olduğu için genelde bahçede otururdum ancak şimdi biraz çekiniyordum. Sonuçta Korona bitmedi. Yine de arada çıkıp kahve içiyor biraz d vitamini alıyordum. Bu süreçte en önemli şey bol vitamin ile vücut direncini arttırmaktı. Aslında bu süreçten ziyade her zaman önemli olan ancak çoğu kişinin yeni anladığı bir durum = vücut direnci. Bu zamanda genç yaşlı demeden vuran Korona’nın aslında vücut direncine göre insanları yendiğini gördük. Bu yüzden evde bol bol vitamin alıp sağlıklı beslenmeye çalışıyorduk. Normalleşme başlayınca daha da dikkat ettik. Önemsiyorduk.

Evdeyken merak ettiğim ve istediğim işaret dilini de öğrenmeye karar verdim. Youtube’da başlangıç için yeterli bir video serisi buldum. Bu seri ile başlayıp eğitimler başladıktan sonra bir kursa gidip belge almaya karar verdim. Her gün bir saat izleyerek en azından karşıma çıkan biri ile konuşabilecek seviyeye yükseldim. Artık Türk işaret dilini öğrenmeye ilk adım atmıştım.

Tam Korona’ya yakalanmadan önce kickboksa başlamıştım ancak pandemi dolayısıyla salon kapandığı için devam edememiştim. Evde kendi çabalarımla öğrendiklerimi unutmamaya çalıştığımı anlatmıştım. 1 haziran itibari ile normalleşmeye başladık. Salonların açılmasına nasıl sevindim bilemezsiniz. Ben bir de birebir ders aldığım için içim rahattı. Hocamda dikkatli ve temiz bir insandı. Otobüste gidip gelirken dikkatli olmam gerekiyordu. Her ders bitimi zaten kan ter içinde kaldığım için eve gelince hemen duş alıyordum. Ayrıca kullandığım her şeyi kolonya ile dezenfekte ediyordum. Maskemi salon dışında bir dakika bile çıkarmıyordum. Salonda da hoca ile yakın olduğumuzda genelde takıyordum yada hoca takıyordu. Benim dışımda üyeler olduğu için bir program yapılmıştı ve ona göre giriş çıkış yapıyorduk. İçeri maskesiz kimse alınmıyordu. Bende her giriş çıkışımda dezenfektan kullanıyordum. Bu şekilde derslerimi bitirdim. Derslerim bitince çok üzüldüm. Tekme çalışıyorduk. Artık biraz ayrılma vaktiydi. Çünkü bu süreçte maalesef otobüs çok tehlikeliydi. Kimi önemsiyor kimi önemsemiyor, maske takıyor maske takmıyor. Sürekli tedbirli olmak zorluyordu.

Burada şu konuya da değinmek istiyorum. Maske takmak, uzun süre maske takmak oldukça zor. Birde benim gibi kapalı olan arkadaşlar bilir hiç nefes alamıyorsunuz bazen. Ancak sizin ve sevdiklerinizin iyiliği için takmalısınız. Dışarı çıkabilmek, yürümek sevdiklerimizle görüşmek çok güzel. Uzun süredir bunlara hasret kaldık. Ancak şimdi de şunu düşünüyorum. Ben onlarla görüştüğümde ya arkadaşım taşıyıcıysa ve eve getirirsem?  Ben taşıyıcıysam ve onlara bulaştırırsam? Kimsenin vebalini alamam, vicdanım bunu kaldırmaz. Bundan dolayı görüştüğüm insanlarla yine bir mesafe ile durdum ve tokalaşmadım. Sizde lütfen bunu düşünerek hareket edin. Siperlik, maske, eldiven, sosyal mesafe. Elinizden geleni yapın. Çocuğunuzu da çıkarmak zorundaysanız maske takın. Bunun onun sağlığı için olduğunu belirtin. Çocuğunuza dokunulmasına, sevilmesine izin vermeyin.

Normalleşme sürecinde en çok gözüme çarpan bu olduğu için yazımda değinmek istedim. İnsanlar normalleşirken Korona bitmiş gibi davranıyor. Kendi hayatından ziyade başkalarının hayatlarını da etkileme ihtimallerini unutuyorlar. Maske takmamak bence bir bencillik ve sizin bencilliğinizin sonucunu başkaları ödemek zorunda değil. Herhangi bir insan sizin yüzünüzden Korona olup savaşı yenemezse ne olur? Ya ailesine bakan bir babaysa? Ya hayata yeni başlayacak bir bebekse? Hayatta evlatlarının kendisinden başkası olmayan bir anneyse? Bu kadar ağırlığı hangi vicdan kaldırır? Bunu düşünerek evden çıkın ve maskenizi takın.

Önceki İçerikİYİ İNSANLAR HALA VAR
Sonraki İçerikYAZILIMCI(HACKER) FİLMİ TAVSİYELERİ
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?