STEFAN ZWEİG VE ESERLERİ

1904

Stefan Zweig’i betimleyebilecek bir sözcük öbeği bulamadığım için diğer yazarlardaki gibi isminin önüne onu anlatan bir betimleme yazamadım. Ancak onun için insan psikolojisini ve yaşanmışlıkları tüm detaylarıyla okuyucusuna sunma konusunda eşsiz bir yetenek olduğunu söyleyebilirim.

Stefan Zweig, 20 Ekim 1881 tarihinde Viyana’da dünyaya gelmiştir. Avrupa’da iyi bir eğitim görmüştür. I.Dünya Savaşı sırasında İsviçre’de ikamet etmiştir. Savaş sonrasında ilk evliliğini Frederike von Winternit’le yapmıştır. Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca dillerini öğrenmiştir. Roman, öykü, şiir gibi birçok farklı türde eserler ortaya çıkaran yazar, Salzburg’ta sürdürdüğü hayatını Nazi baskıları yüzünden terk etmiştir. Ülke değiştirme tarihi kimi kaynaklarda 1934 kimi kaynaklardan 1940 yılı olarak belirtilmektedir. İkinci evliliğini Lotte Altman ile yapmıştır. Umutsuzluk içinde bir arayış halindeyken, tek kaçış yolu olarak ölümü görmüş ve 23 Şubat 1942’de eşiyle birlikte hayata veda etmiştir. Çeşitli sebepler söylense de bu intiharın asıl sebebi hiç bilinmemiştir.

Ben Zweig ile ne zaman tanıştım? Üniversite zamanımda ev arkadaşlarım okurdu. Merak etmiştim ama o zaman kitap okuyabilecek çok vaktim yoktu. Pandemi süreci, okullar tatil, her yer kapalı, en iyi ne yapabilirim diye düşündüm. Kitap okumaktan daha mükemmel bir vakit geçirme aktivitesi olamazdı. Zaten kitaplarımı çok özlemiştim. İnternette bir sitede gördüm Zweig serisini. 14 kitabı vardı. Kitapların ince olması çok hoşuma gitti. Bayadır okumadığım için köreldiğimi/yavaşladığımı düşünüp üzülüyordum. En azından tekrar hızlanabilirdim. Kargom geldi, artık başlayabilirdim.

İlk okuduğum kitabı ‘Bir Kalbin Çöküşü’ oldu. Kitabı okurken acısını hissedebiliyordunuz. İnce bir kitap olmasına rağmen yazar, Muhteşem betimlemeler ve açık anlatımı ile doldurmuştu. Her gün bir kitap bitiriyordum ve çok mutluydum.  Kiminde minnettarlığı, kiminde aşkı, kiminde hayatın acımasızlığını okuyordunuz. Her kitabında farklı bir duygu ile karşılaşıyordunuz. Kimisi çok dramatik kimisi çok romantikti. Ama yazar, o kitapta ele aldığı duyguyu mutlaka hissettiriyordu.

Ben herkesin dini görüşüne saygılıyım. Karşımdaki ister Hristiyan olsun ister Yahudi; ister Deist olsun İster Ateist saygı duyarım. Müslüman olması için asla ısrar etmem. Çünkü bizim dinimiz güzellik dinidir. Herkese saygı duymayı öğütler. Zweig kitaplarının birçoğunda dini görüşü olan Yahudiliği savunuyordu. Bunu da belirtmek isterim çünkü okuyan bazı tanıdıklarım bu yönünden rahatsız olup okumaktan vazgeçtiler.

İlk kısımda belirttiğim gibi yazar, çoğu konuyu açık açık anlatmış, toplumumuzun uygun görmediği durumları çok normalmiş gibi göstermiş. Hatta bazı kitaplarında bunlardan bazılarını oldukça iyi bir durummuş gibi anlatmış. Benim yaşımda insanlar genelde kendi açısından doğruyu yanlışı ayırabildikleri için bu kitapları okumalarında bir sakınca görmüyorum. Ancak daha tam kendi kimliğini bulamamış, kişiliğinin tam oturmadığını düşünen yani kim çekse ona benzeyen arkadaşların okumasını tavsiye etmiyorum. Kişiliğinizin oturduğunu, karakterinizin kesinleştiği bir zaman diliminde okumanızın daha faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü en basit kitabı okurken bile ben, ilk okuduğum zamanki yaş ve düşünce yapımdan dolayı farkı görebiliyorum. Sizde 10 yıl önce okuduğunuz bir kitabı okuyunca düşüncemde hemfikir olacağımıza eminim.

Bu zamana kadar 16 tane eserini okudum. Önceleri ince olduğu için hikaye kitabı gibi olduğunu düşünmüştüm. Ama her kitabında bu düşüncemin beni yanıltıp okumaktan vazgeçirmediği için tekrar tekrar mutlu oldum. Kitapların sürükleyici olması benim için çok önemlidir ve ben her kitabını bir günde bitirdim. İnce olmalarının yanı sıra sürükleyiciliği de oldukça etkili oldu. Ve ilk 14 kitabını aldığımda 14 günde bitirdim. Sonraki siparişimde ikisini aldım. Onları da iki günde bitirdim. Okuduğunuza pişman olmayacağınız bir yazar olduğu tekrar söylerken, okuduktan sonraki yorumlarınızı bekliyorum.

Önceki İçerikİNGİLİZCE SEVİYEMİ NASIL GELİŞTİRDİM?
Sonraki İçerikMİNİK KIZIM, CANIM KAKTÜSÜM
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?