YARDIMLAŞMA

1298

Yardımlaşma, bu süreçte(pandemide) önemini daha çok anladığımız bir kavram bence. Neden mi? İşten çıkarılma arttı, işsizlik zaten çoktu daha da arttı. İnsanlar evde yaşamak zorunda kalınca kafeler, alışveriş merkezleri kapanınca sokağa çıkma yasakları gelince günlük işlere giden veya haftalık çalışan kişiler hep işsiz kaldı. Birçok kişi bir anda ücretsiz izne çıkarıldı, özel şirketler çoğu çalışanı için kısa çalışma ödeneğine başvurup maaş vermeyi bıraktı. Üretim durdu, ödemeler de durdu. Açıkçası evin dışındaki hayat durdu. Evin içinde yaşamaya başladık.

Evin içinde yaşarken insan bazı şeyleri daha iyi anlıyor, görüyor. Mesela beslenmenin önemi fark edildi, evde yapılan geri dönüşüm projeleri arttı, insanların birbirine gösterdiği sabır ve tahammül seviyesi yükseldi. Evde birkaç parça eşya ile yaşanabileceği anlaşıldı. Çöp dediğimiz çoğu şeyin bambaşka şekilde kullanılabileceği anlaşıldı. Bardaklardan şamdan, kağıt rulolardan sehpa, plastik şişe ve birkaç parça pamuktan avize… Aynı zamanda bu kadar geri dönüşümle başka bir şey daha fark edildi. Her şey geri dönüştürülebiliyorsa bu kadar fazla eşyaya aslında ihtiyaç var mıydı?

Dolabımı düzeltmek için karşısına oturunca hepsini katladıktan sonra bir gruplama yapayım dedim: Evde giydiklerim, dışarıda giydiklerim ve köşede kalanlar. Sonra yatağımın bazasını açıp altındakileri üşenmeden dolabımda yaptığım gibi tek tek gruplara ayırdım. ‘Köşede Kalanlar’ grubumu görünce ufak çaplı bir şok yaşadım ve “Ben istifçi miyim?” diye kendi kendime sordum. Aslında ben alışveriş yapmayı çok sevmeyen ve bir eşyam eskimeden yenisini almayan bir insanım, nasıl böyle çok eşyam kenarda kalabilir sorusuna bir türlü kendi içimde cevap veremedim. O sıra sanki ben evrene mesajı göndermişim gibi hep karşıma yardım kuruluşları, ihtiyaç sahipleri çıkmaya başladı. Benim kötü bir huyum vardır, bu konularda kolay kolay kimseye güvenmem. Eğer ben bir yardım yapacaksam ya birinci elden yani kendim yapmalıyım ya da gerçekten o kişiye güvenmeliyim. Tabi burada herkesin hakkını yemek istemem ama yardım kuruluşu diye zengin olan insanlar var. Neyse bunlar bir kenarda dursun dedim eşyaları kafamda bir kutuya koydum, beynimin unutulmayacak kısmına ekledim. Birkaç gün sonra çok sevdiğim bir arkadaşım çevresinde gördüğü ihtiyaç sahibi evlere yardım edeceğini ve yardım topladığını paylaşmıştı. İşte İrem dedim, senin kutudakilerin sahipleri belli oldu. Arkadaşımla konuştum, çok ev vardı. Aileme de söyledim ve herkes kullanmadıklarını ortaya çıkardı. Ayakkabılar, çantalar, ceketler, kazaklar, pantolonlar… Koliledik ve kargo ile gönderdik. Arkadaşım geldiğini ve sahiplerine ulaştırdığını söyleyince nasıl hissettiğimi size anlatmaya çalışayım. Hani aşık olmayı midenizde kelebeklerin uçması olarak tasvir ederler ya bende bu hissi kalbimde kelebekler uçmasına benzetebilirim. Sanki o kelebekler kalbimde her kanat çırptıklarında içindeki kötülüğü/karanlık kısmı renklendiriyorlar. İçime bir huzur doluyor. Beynimdeki tüm stres ve sıkıntılı düşünceler birkaç saatliğine kayboluyor. Hayata pembe gözlüklerle bakmaya başlıyorum. O gece huzurla yastığa başımı koyabileceğimi hissediyorum. Bu hisleri yaşarken neden başka insanlarında kalbinde kelebekler uçmasın dedim. Normalde yapılan iyiliğin gizli kalması makbuldür. Ama ben bu sefer sevgi paylaştıkça çoğalır dedim herkes görsün istedim ve tüm sosyal medya hesaplarımda paylaştım.

Düşünsenize bir çocuk sizin sayenizde ısınacak, bir baba çocuklarının tok olduğunu bilip mutlu olacak, bir anne evlatlarının üşümediğini bilecek. Hiç tanımadığınız belki de hiç karşılaşmayacağınız bir insan sizin sayenizde o gün çok mutlu olacak. Sizin uzun süredir kullanmadığınız dolabınızdaki süs gibi duran bir çift ayakkabı başka birinin ayaklarını soğuktan koruyacak, sizin için çok önemli olmayan bir para miktarı bir ailenin o akşam karnını doyuracak, deponuzda artık kullanmadığınız bir soba insanların evlerini -kalplerini- ısıtacak. Düşüncesi bile çok mutlu etmiyor mu, içinizi bir huzur kaplamıyor mu? Huzur kaplamıyorsa üzgünüm sizde aşırı bencillik ve istifçilik var. Ama çaresi basit en yakınınızdaki ihtiyaç sahibi J Ben arkadaşıma kolileri gönderince o kadar mutlu oldum ki tekrar dolabımın başına geçtim ve bir koli daha çıktı. Kendime hep şunu soruyorum: ”Senin bu kadar eşyaya ihtiyacın var mı? “ Sizde birçoğu için benim gibi “Hayır.” cevabını veriyorsanız haydi yardım vakti. Hatta maddi durumunuz iyiyse erzak yardımı yapabilir, direk bir ailenin ihtiyaçlarını alabilirsiniz. Ben yaptıkça sen yaptıkça o yaptıkça Allah’ın izniyle kimse aç kalmaz. Hem peygamber efendimiz Hz. Muhammed(s.a.v) ne demiş: “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Maalesef ki ülkemizde yoksulluk ve işsizlik oldukça çok. Benim çevremde yok deme, senin çevrende yoksa arkadaşının çevresinde vardır. Onunda yoksa onun arkadaşının çevresinde vardır. Ayrıca hiçbir yardımı da küçük görmeyin, damlaya damlaya göl olur. Siz fazla eşyalarınızdan kurtulacaksınız, tanımadığınız birçok insanda sizin sayenizde biraz ‘İnsan’ gibi yaşayacaklar.

Bu yazımda yardımlaşmanın önemini anlatmak istedim. Elimden geldiğince hissettiklerimi size de hissettirmek istedim. Sizde kalbinizde kelebekler uçsun, mutluluğunuz çoğalsın istiyorsanız haydi kalkın ve tüm fazla eşyalarınızı toplayın. Emin olun ihtiyaç sahipleri karşınıza çıkacaktır.

Önceki İçerikSİBER GÜVENLİK EĞİTİMİNE GİTTİM
Sonraki İçerikBENCE EVLİLİK
Adım İrem Gül. Bilgisayar öğretmeniyim. Tam bir başak kızıyım. Hayatı benim açımdan görün istedim ve bu bloğu açtım. Dünya’ya İrem’in penceresinden bakmaya hazır mısın?